9 Mart 2018 Cuma

Cargill ve Türkiye'nin şeker gerçeği

Türkiye'de pancardan şekerin yok edilmesi ve Cargill


1999 yılında İstanbul'da Cargill firmasının Genel Müdürlüğünün olduğu binanın dekorasyon işlerini yapıyordum. Teknik müdür X Bey'le dostluğumuz çok iyiydi.  "X Bey bu firma ne iş yapıyor da bu kadar lüks arabalar buraya gelip gidiyor, Bakanlar geliyor, Eti ve Ülker'in patronları geliyor, hayretler içindeyim." dedim. Aldığıım cevap şöyleydi:

  
"Bu firma dünyada sayılı birkaç gıda firmasından biridir. ABD'nin dev gıda firmasıdır ve sahipleri yahudidir. Türkiye'de yakın zamanda şeker piyasasını eline geçirecek. Bursa Orhangazi'de en verimli tarım arazisinin bulunduğu topraklara, hiç kimseyi dinlemeden fabrikasını kurdu, kimsenin bunlara gücü yetmez, isteseler alamayacakları yer yoktur. Bu tenekelerdeki şeker şurubunun 1 kg.'ı bizim beyaz şekerin tam 250 kg.'ına denk geliyor. Ülker ile ortaklar ve birkaç yıl sonra şeker fabrikalarının tek tek kapanacağını öngörüyorum. Bu firmada çalışan hiç kimse bu şuruba dokunmaz dahi, çünkü kanser ya da şeker hastalığı yaptığı düşünülüyor. Cargill denen bu firma DNA'sı değiştirilmiş mısırla, başka kimyasalları ve civayı karıştırarak tatlandırıcı dediğimiz şurubu üretiyor. Bu şurup hem çok ucuza mal ediliyor, hem tadı şekerden kat kat daha tatlı. Bu firma için Bursa Orhangazi'deki tarım alanı bakanların girişimi ile sanayi alanı ilan edildi. (İlgili haber ve davası hakkında detaylar için tıklayın) Bu firma için açılan yüzlerce dava otomatik olarak ortadan kalktı. 2003'de ABD Başkanı Bush'un ricasını kıramayan Başbakan üretim kotasını %10'dan %50'lere yükselti. O dönemde 30 adet şeker fabrikamız vardı. Bunlarda da yaklaşık 30.000 kişi çalışmaktaydı. Cargill ve Ülker ortaklığı bu fabrikaların 3'üne sahipti. Fakat bunları kapatmak için almışlardı  ve öyle de yaptılar. Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü ülkemiz içindeki işbirlikçilerle beraber Türk tarımını bitirme hamlelerine Özal hükümeti zamanında başlayarak hızla emellerine ulaştılar. Bugün tüm şeker fabrikaları kapatılarak şeker sektöründe çalışan veya dolaylı yoldan geçinen insanlar çaresizliğe itilmiş oldu. Cargill'in kotası %10 iken şeker fabrikalarının 2003'deki karı tam 350 trilyondu. Maalesef şimdi zarar bahane edilerek, sadece Cargill istedi diye kapatıldı. Türkiye, Özal ile başlayan dışa bağımlı tarım politikası ile üretmeyen, sadece tüketen, hastalıkla boğuşan mutsuzların yaşadığı bir ülke oldu.


Gelelim bu lifi alınmış nişasta-şekere. İnsanın sindirim sistemini darmadağın eden kimyasallardan oluşuyor. Kanser, şeker hastalığı, kolesterol, kısırlık başta olmak üzere her türlü hastalığı yapmaya müsait maddeler içeriyor. Bu konuda bilimsel açıklama ile TV'lerde gazete sağlık köşelerinde uyarıcı bilgiler veriyorlar, ancak Cargill denen seri katil ile nasıl savaşacağımızı söyleyen yok. Zeytin ağaçları, çam ağaçları kesiliyor diye eylem yapan Sivil Toplum Örgütleri, Sağlık Örgütleri neredesiniz!... Sesiniz neden çıkmıyor? Şu an ülkemizde 4000 dolayında küçücük yavrumuz kanserle savaşıyor, buna sebep olan etkenlerle neden kimse savaşmıyor. Ülkemizde satılan %90 Şekerli içeceklerde, Coca Cola, Pepsi Cola, Cola Turka, Fanta başta olmak üzere. Tüm meyve sularında, hemen hemen tüm bisküvi, gofret, çikolata, pastaneler ve marketlerde satılan hazır pasta çeşitlerinde ve de bir çok ekmekte bu lanet olası zehri bizlere yediriyorlar, üç kuruş etmeyen bu dünyayı, beş kuruş kazanmak için bize zindan ediyorlar. Emperyalist ülkeler silah ile yapamadıkları soykırımı genetiğini bozdukları gıda ile yapıyorlar. Uyumayın!

Dünya'nın hiçbir gelişmiş ülkesinde CARGILL gibi gıda teröristlerine üretim izini verilmiyor. CARGILL burada ürettiği zehri geri kalmış tüm ülkelere de gönderiyor. Ben hayatım boyunca hiç sigara içmedim ama kanserle savaşıyorum, kız kardeşim, kuzenim genç yaşta kanserle savaşıyor. Amcamın oğlu, teyzemin oğlu bir çok arkadaşım şu an kanserin pençesinde, geleceğin karanlık gün olduğunu bildiğimiz halde bir umutla mücadele ediyoruz. Şimdi sen bunu okurken için karardı biliyorum kardeşim. Bizler sağlığımızı korumak için dahi mücadele etmeyeceksek, çocuklarımızın geleceğini korumayacaksak neye yararız acaba! Bu yazıyı saygı çerçevesinde yorumlayıp, mutlaka paylaşalım. Sağlıklı gıda ve mutlu bir Türkiye için, çocuklarımızın ve torunlarımızın sağlıklı geleceği için.. Tarım ve Hayvancılığımızı dışa bağımlılıktan kurtarmak için, İnsanlık düşmanı CARGILL gibi katil firmaların ülkemizden defolup gitmesi için, belki ilk adım olur. Hemen paylaşırsanız sevinirim. 

Saygılarımla,

Fehmi Demirbağ
İstanbul ve Anadolu Sağlıklı Yaşam Derneği Başkanı


Konuyu daha iyi anlamak için videoyu izleyelim

Fox ana haberden bir kesit

Şeker üretimi ve fabrika-çiftçi lişkileri nasıl işliyor? Glikoz-Fruktoz şurubu
ile nişasta bazlı şeker nedir? Şeker fabrikalar neden satılıyor?




Chemtrail diye bir şey duydunuz mu?
Dünyamızı tehdit eden bir başka tehdit

13 Haziran 2017 Salı

Beraber tüketmemeniz gereken 7 yiyecek


Kaleme alan Natasha Longo

Bazen besinleri öyle biraraya getiriyoruz ki fayda değil zarara yol açıyorlar. Bize hep çok su içmemiz ve meyve tüketmemiz söylendi. Ama birlikte tüketilen kimi gıdaların sindirim sistemini bozduğu ya da karışıklığa ittiği hiç söylenmedi. Hatta halihazırda zararlı listemizde bulunan bazı gıdalar başka bazılarıyla bir araya geldiğinde daha da zararlı hale geliyor. 

Doğru besinleri biraraya getirmek en az doğru besinler almak kadar önemli. Aşağıda sizlere yarardan çok zarar getiren besin eşleşmelerini veriyoruz.


  1. Soğuk meşrubatlar ile peynirli/kaşarlı yemekler

    Kulağa hoş geldiğini biliyoruz ama kesinlikle sağlıklı değil! Bolca peynirle bezeli yemekler sağlığınız için iyi değil. Yine de, eğer peynir aşığıysanız, beraberinde soğuk meşrubatlar tüketmekten vazgeçin. Bu karbonatlı meşrubatlar aşırı şeker içeriyor ve vücuda fazladan yağ kazandıracak kalori getiriyor. Peynirli yemeklerin sindirimini zorlaştırarak obeziteye sebep oluyor.

  2. İki asit üreten yemeğin aynı anda alımı

    Yüksek asidite içeren besinler epey yaygın ve vücudun tüm sistemlerini zayıflatıyor. İyi bir pH dengesine sahip bedenlere oranla asidiğe yatkın olan bedenler hastalıklara karşı daha korumasız oluyor. Kanımızın pH değeri 7,3 ile 7,4 arasında seyrediyor. Yani nötre yakın, hafif bazik ortam vücudumuzun en tercih ettiği değer. 
    Vücutlarımızın zorlanmadan bu değeri koruyabilmesi için asidik yiyecek tüketsek de bunları bazik besinlerle dengeleme yoluna gitmeliyiz. Hazırladığımız şu tabloya bakarak doğru asidik-bazik besin eşleştirmesini yapabilirsiniz. 

  3. Meyve ile yoğurt

    Ayurveda Hint gelenekleri dahil besin eşleştirme teorileri der ki: Hiçbir süt/mandıra ürünleri ile ekşi meyveleri karıştırmayın. Çünkü bu midede yanmaya yol açabilir, bağırsak florasını bozabilir, toksin üretebilir, sinüs tıkanıklığı, grip, öksürük ve alerjilere sebep olabilir. 
    Sindirim yolunda ve midedeki yanmayı engellemek için bilhassa soğuk yoğurtla karışmış meyvelerden kaçının. Eğer bir meyveli yoğurda ya da yoğurtlu parfeye hayır diyemiyorsanız en azından onu daha sindirime dost hale getirebilirsiniz. Öncelikle oda sıcaklığındaki doğal ve tatlandırılmamış (aromasız) yoğurtla başlayalım. Sonra bu yoğurda biraz bal ve tarçın ekleyelim. Ardından vişne, frambuaz, çilek gibi ekşi meyveler yerine ona kuru üzüm ekleyelim.

Çeşitli gıdaların asit baz özelliği

ASİT-BAZ TABLOSU


Lütfen Dikkat! Bir gıdanın asit veya baz oluşturma eğiliminin o gıdanın kendi pH değeri ile ilgisi yoktur. Örneğin limonu ele alalım. Limon oldukça asidiktir. Ancak sindirim sonu ortaya çıkan son ürün oldukça baziktir. Bu sebeple limon vücutta baz yapıcı bir yiyecektir. Aynı şekilde et de ilk ölçümde bazik değer gösterse de sindirim süresi ve sonrasında vücutta ciddi asidik sonuçlar bırakır. Bu sebeple et asit üretici besindir. Aşağıdaki tablodan yararlanarak yiyecekleri seçerseniz, asit ve baz uçlardan da yeseniz bedeninizde daha nötre yakın ortam oluşturabilirsiniz.


EN BAZİK DAHA BAZİK BAZİK HAFİF BAZİK GIDA SINIFI HAFİF ASİDİK ASİDİK DAHA ASİDİK EN ASİDİK
Karbonat Tarçın Otlar(çoğu) BAHARATLAR, OTLAR Köri Vanilya Hindistan cevizi Puding, reçel, jöle
Deniz tuzu Sülfit KORUYUCULAR MSG Benzoat Aspartam Sofra tuzu (NaCl)
Maden suyu, bitki çayları, limonlu su Kombuçay Yeşil çay Zencefilli çay İÇECEKLER Çay, Kona Kahvesi Alkol
Siyah çay
Kahve Bira, maya, arpa, malt, şerbetçiotu, meşrubatlar
Soya sosu Elma sirkesi Umeboshi eriği sirkesi SİRKELER Pirinç sirkesi Balzamik sirke Beyaz sirke
Stevya Pekmez Ham bal, saf şeker TATLANDIRICILAR Bal Stevya Sakarin Şeker, Kakao
Umeboshi eriği Sake Yosun, mavi-yeşil algler TEDAVİ EDİCİLER Antihistaminikler Psikotropikler Antibiyotikler
Limon, greyfurt, mango, papaya Hurma, kavun, üzüm, kivi, elma, armut, kuru üzüm Portakal, muz, kiraz, ananas, şeftali, avokado MEYVELER Erik, işlenmiş meyve suları Ekşi yemişler (frambuaz, böğürtlen vs) Kızılcık, kuru erik
Mercimek, deniz yosunu, soğan, turp, dul avrat otu, tatlı patates, deniz sebzeleri Havuç, sarımsak, kuşkonmaz, roka, maydanoz, zencefil, brokoli Patates, dolmalık biber, mantar, lahana, karnıbahar, şalgam, ginseng, patlıcan, kabak, kara lahana Brüksel lahanası, pancar, kereviz, bamya, salatalık, marul
SEBZELER, BAKLİYAT VE KÖKLER
Ispanak, bakla, fasülye, börülce, turşu Barbunya, kuru fasülye, kırmızı fasulyei pazı Bezelye, fıstık, nohut Soya fasülyesi, keçiboynuzu
    Greyfurt, kavun
Portakal, kayısı TURUNÇGİLLER Hindistan cevizi Erik Kızılcık
Misket limon, nektarin, amme (Trabzon hurması), ahududu, karpuz, mandalina, ananas Turunç, zeytin, böğürtlen, mango Avokado, böğürtlen, kiraz, şeftali, papaya Muz, yaban mersini, ananas suyu, kuru üzüm, frenk üzümü, üzüm, çilek MEYVELER Turşu meyveleri, kuruyemiş, incir, hurma, amme (Trabzon hurması) Kuru erik, domates Nar
Zeytin yağı Keten tohumu yağı Kanola yağı YAĞLAR Mısır yağı        
       
            ETLER Geyik, jelatin ve sakatatlar Kuzu, koyun Domuz, dana, ayı Sığır, sülün


BALIKLAR Balık Kabuklu balıklar, yumuşakçalar Midye, kalamar Istakoz
KANATLILAR Yaban ördeği Hindi, kaz Tavuk
Yulaf, çekirdek kahve, kinoa, pirinç
ÇEKİRDEK, KAHVE ve OTLAR
Esmer pirinç, darı Karabuğday, buğday, irmik, pirinç Mısır, çavdar, yulaf kepeği Arpa


Kabak çekirdeği, hidrojenize yağ
Haşhaş tohumu, kaju fıstığı, kestane, biber Susam, Morina karaciğer yağı, badem, filizler Avakado yağı, çoğu tohum, hindistancevizi yağı, zeytinyağı, keten tohumu yağı FINDIK GİLLER VE TOHUM YAĞLARI Kabak çekirdeği yağı, üzüm çekirdeği yağı, ayçiçek yağı, çam fıstığı, kanola yağı Badem yağı, susam yağı, aspir yağı Antep fıstığı yağı, kestane yağı, domuz yağı, pikan cevizi, palmiye çekirdeği yağı Pamuk yağı, fındıklar, ceviz, kızarmış yemişler
    Sağma süt SÜT ÜRÜNLERİ Krema, tereyağı İnek sütü Kazein, süt proteini, köy peyniri İşlenmiş peynir
Badem sütü MANDIRA DIŞI SÜT ÜRÜNLERİ Pirinç sütü Soya peyniri Soya sütü
    İnsan anne sütü İNEK, İNSAN SÜT ÜRÜNLERİ Yoğurt Yaşlandırılmış peynir Taze peynirler Dondurma, homojenize süt
    Bıldırcın yumurtası Ördek yumurtası YUMURTALAR Tavuk yumurtası

14 Ocak 2017 Cumartesi

Palm yağlı zararlı Nutella raflardan kalkıyor

Nutella kendi vatanından bile kovuluyor. Tahin pekmezi bırakıp Nutella'cı olan yurdum insanına mesajdır!

"Palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha zararlı ve kanserojen olduğunun açıklanmasının ardından İtalya'da palmiye yağı içeren Nutella kavanozları raflardan inmeye başladı."


Palmiye yağı ile ilgili yapılan araştırma sonucu 2016 yılında Avrupa Gıda Standartları Ajansı (EFA), 200 derece üzerinde ısıtılan palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha tehlikeli olduğunu açıklamıştı.

Dünya sağlık Örgütü’nün aralarında bulunduğu sağlık otoriteleri riske dikkat çekmiş ancak gıdalarda kullanılmasına bir kısıtlama getirmemişti. Hazırlanan bir raporunun ardından İtalya'da baskı arttı ve Coop süpermarket zinciri ve unlu mamuller üreticisi Barilla ürünlerinden Palmiye yağını çıkardı.

Ferrero şirketi ise lezzetinin değişeceği gerekçesiyle dünyaca meşhur Nutellaisimli çikolata-fındık ezmesi ürününde palmiye yağını kullanmaya devam etti ama İtalya’daki satışlarının son 12 ayda yüzde 3 düşmesi üzerine palmiye yağını savunan reklam kampanyaları düzenlemeye başladı.

BASKILARIN ARDINDAN RAFLARDAN İNDİ
Nutella, Ferrero’nun en önemli ürünü, şirketin senelik 10 milyar euroyu bulan satışlarının beşte biri Nutella’dan geliyor. Ancak artan kamuoyu baskısı karşısında bu kez de marketler palmiye yağı kullanılan Nutellaları raflardan indirmeye başladı.

Kaynak: http://www.posta.com.tr/nutella-italya-da-raflardan-inmeye-basladi-haberi-1257373


Çikolatalı kremalardan vazgeçemiyorsanız gerçek şeker ve sağlıklı yağ kullanan Sarelle ya da Torku gibi yerli ürünlerimizi tercih edin. Kısa zaman içinde daha da lezzetli olduklarını farkedeceksiniz.

24 Kasım 2016 Perşembe

Aspartam zehirinin adı AminoSweet oldu ve doğal tatlandırıcı olarak pazarlanmaya başlandı

zararlı aspartam yapay tatlandırıcı



Dünyanın en toksik yapay tatlandırıcısı aspartam, bu maddenin tarihini örtmek ve pazarda satışını sürdürebilmek için üreticisi tarafından büyük bir kimlik revizyonuna giriyor. Yeni adı AminoSweet. Eğer ürün etiketlerinde bu ibareyi görürseniz bilin ki eski bildiğimiz sentetik tatlandırıcı aspartam. Aspartamın ile felç ve organ hasarları arasında bağlantı olduğu defalarca kanıtlandı.

Aspartamın 1965'de G.D. Searle İlaç Firmasınca yapılan keşfinden beri kayda değer sayıda şüpheli tartışmaya yol açtı. Bilim adamlarınca bile tartışmasız olarak insan tüketimi için uygunsuz olduğu biliniyordu. Ama çok tatlı olduğu ve buna rağmen kalorisiz olduğu için gıda şirketleri tarafından müthiş kârlar anlamına geliyordu. 

Haklıydılar da. Ama aspartamı pazara sokmak demek toplum sağlığında çok büyük bedeller demekti. Genetiği değiştirilmiş amino asitlerden elde edilen aspartam dünyanın en bilinen yapay tatlandırıcısıdır ve sakızlardan ağızda patlayan şekerlere, kahvaltılık gevreklerden diş macunlarına pek çok üründe bulunur. 

1980'lerde yayınlanan pek çok araştırma aspartamın beyine zarar verdiğini göstermiştir. Massachusetts Teknoloji Enstitüsünden (MIT) araştırmacılar aspartamın beyinde "ciddi nörokimyasal değişikliklere yol açabileceğini" açıklamıştır. Sadece beyini değil başta onu tüketen çocuklarda olmak üzere merkezi sinir sistemini bile etkilediği bulunmuştur.

1990'larda ve 2000'lerde yapılan başka araştırmalarda ortaya çıkan bulgular da aspartam tüketiminin hafızada tutma ve hafızadan çağırmada bozucu etkisi olduğu, nöronlara ve beynin hipotalamik bölgesine zarar verdiği ortaya çıkmıştır. 

NutraSweet, Equal, ve AminoSweet: Bunlar da bildiğimiz aspartam

Endüstri lobicileri ve onların hükümetler içindeki kuklalarının gerçekleri tüm saklama çabalarına rağmen internet ve diğer kontrol edilemez bilgi kaynakları tarafından son yıllarda insanlar uyarılıyor ve uyanıyorlar. Ancak tüketiciler şimdi de değişen isme yani "AminoSweet"e (Ç.N.:Türkçe'de nasıl anılacak bilmiyoruz) karşı tedbirli olmalılar. 

Japon ilaç şirketi Ajinomoto 2000 yılında aspartam işini Monsanto'dan aldığından bu yana onu yeniden üretip yeniden markalaştırarak kamuoyuna kabul ettirmek için çok uğraşıyor. Bu çabalardan biri de ismini daha doğal gibi (natural çağrıştıran) gösterip adını NutraSweet (nutra tatlı) ya da "Equal" yapmaktı. Ama o bildiğimiz sentetik kimyasal aspartam.

Şekerin de sağlığa zararları bilinmekle birlikte bu zararlar aspartamın tehditleriyle kıyaslanamaz. Aspartam uzun vadeli ve  tehlikeli bir katkı. Zararlarından en önemlileri şöyle: beyin lezyonları gibi ciddi organ hasarları, lenfoma, lösemi, kanserin çeşitli türleri, cenin bozuklukları, kilo alımı. Her yaştan tüm tüketiciler önemle kaçınmalı ve çevresini bilgilendirmelidir.

Kaynaklar:
Çeviri: Emre Güney

Yazılarımızı çevirmen bilgisi dahil yazının tamamını ve bu siteyi kaynak göstererek paylaşabilirsiniz.

27 Şubat 2016 Cumartesi

İnsanların belli bir yaşta ölmeleri isteniyor!

İsmini ve ününü biliyorum doktorun...

Bilinen tedavi yöntemleri yerine, çok başka bir tedavi şekliyle hastalarını iyileştiriyor; yaşama şansını yükseltiyor... Alternatif tıpçı değil... Klasik eğitimden geliyor ve klasik tıbbi öğretileri benimsiyor... Ancak uyguladığı yöntemler, Batı’da farklı tedavi ve operasyon yöntemi olarak bilinen bir tedavi türü...

Hastalarının büyük çoğunluğunun; ünlü doktorun tedavisinden memnun olduğunu duyuyorum... O sırada beraber oturduğum arkadaşım kendisini tanıyor ve bitişik iki masada ünlü doktorla sohbet etmeye başlıyoruz...

KANSERE ÇARE NE KADAR İSTENİYOR?

Özel tedavi yöntemleriyle ünlü olan doktor; konuşmaya başlamamızla birlikte, beni hayretler içerisinde bırakacak şeyler söylüyor... Neredeyse “tıpta tedavi üzerine çalışmaların, özellikle yoğunlaştırılmadığını,” tedavinin birinci öncelik olmadığını, aktif nüfus oranının ve nüfus kontrolünün “hastalıklar üzerinden dolaylı olarak sağlandığını” ifade ediyor... 

“BELİRLİ BİR YAŞTAN SONRA İNSANLARIN ÖLMELERİ ARZULANIYOR...”

“Batı’da da Türkiye’de de belirli bir yaştan sonra tıp endüstrisi insanları uzun yaşatmak istemiyor... Ölmelerini arzuluyor... Başka türlü sosyal yardım sisteminin, sigorta ve emeklilik kurumlarının talepleri karşılamayacağını düşünüyorlar...”



27 Ocak 2016 Çarşamba

Kolesterol: 300 milyar dolarlık yalan!

Bunu yıllardır bas bas bağıran Prof. Dr. Canan Karatay'ın doktorluğunu elinden almaya çalışıyorlar. 


Dünyaca ünlü kolesterol uzmanı Philippe Even, "kötü kolesterol"ün ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan olduğunu iddia etti. İlaç şirketlerinin son 15 yılda "kolesterol yalan"ı ile 300 milyar dolar kazandığı belirtildi.

"Kolesterol sanıldığı gibi öldürücü değil, damarları tıkamıyor", "Kötü kolesterol ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan".

Bu ifadeler Fransa ve dünyanın en ünlü kolesterol uzmanlarından biri olarak gösterilen Profesör Philippe Even'e ait.

Even'in, 21 Şubat'ta Fransa'da piyasaya çıkacak "Kolesterol Hakkında Gerçek" adlı kitabı daha şimdiden büyük tartışma ve şaşkınlık yaratmış durumda.

Zira Even, kitabında, kolesterolün kesinlikle sanıldığı gibi insan sağlığı için zararlı olmadığını, damarları tıkamadığını, kalıtsal ve aşırı olanları dışındakilerin ölüme yol açmadığını tam tersine vücüt için kesinlikle gerekli olduğunu savunuyor.

'KÖTÜ KOLESTEROL' KAVRAMI YOK
Fransız profesör kötü kolesterol diye bir kavramın olmadığını da söylüyor. Profesör Even'e göre, kötü kolesterol ilaç endüstrisinin yarattığı bir yalandan başka bir şey değil.

21 Ağustos 2015 Cuma

Kanserle doğal mücadele

Kansere ilişkin beslenme, şeker ve
solunum(oksijenlenme) gerçekleri

Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir.
1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, 
yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur.

Bu, o kadar önemli bir buluştur ki,
Otto Warburg'a Nobel Ödülü kazandırmıştır.
Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır.

Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun,
oksijensiz -anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.

Warburg'un buluşu bize başka neleri anlatmaktadır?

Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır.
Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar; kanser hücreleri oksijenden kaçınır.
Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.

Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma (fermantasyon)
süreciyle metabolize olduğudur.

7 Temmuz 2015 Salı

Kanser ve otizme karşı kenevir

Kanser ve otizme karşı kenevir


10 aylık bir bebeğe nadir görülen kanser türlerinden nöroblastomi teşhisi konuluyor. 2 yıl boyunca kemoterapi, radyasyon tedavisi ve cerrahi operasyonlarla kurtarılıyor. Ancak bunların sonucu olarak kalıcı olan bir başka hastalıkla tanışıyorlar. Konuşma ve ayakta durmasına bile engel ileri derece otizme yakalanıyor. Detayları kesiyorum, sonu mutlu bitiyor. Sadece 2 günde kenevir yağı ekstraktı ile çocuk konuşmaya başlıyor. Aile bebeklerinin sesini daha ilk kez duyuyor. Kenevirin (esrar bitkisi) çoğu ülkede neden yasadışı olduğunu siz düşünün. Dilerim bu bilgi ve acılara kimse muhtaç olmasın.

Ben sizlerle hızlı bir özet paylaştım. Detaylar için kaynak sayfaya buradan ulaşabilirsiniz. İngilizcedir.

Source: Autistic Boy Gains Ability to Speak by hopegirl2012


17 Haziran 2015 Çarşamba

Nutella

İtalya ile Fransa Nutella yüzünden birbirine girdi. Biz de boşa konuşmuyoruz. Nutella yemeyin!
Ekoloji, Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji Bakanı Segolene Royal, Fransız Canal+ televizyonuna verdiği röportajda Nutella'nın içeriğindeki palmiye yağı üretimi için ormanların yok edildiğine dikkat çekti. Royal, "Ormanların yok edilmesinin sonuçlarından biri de küresel ısınma. Örneğin Nutella yemeyi bırakmalıyız çünkü palmiye yağı ile yapılıyor" dedi.
Ferrero şirketi, yılda 350 bin ton Nutella üretiyor. Nutella'nın içeriğindeki palmiye yağı ise hem çevresel etkileri hem de sağlığa zararlı olduğu yönündeki kaygılar yüzünden tartışmalara yol açıyor.

Malezya, Borneo’da palm yağı üretimi için ormansızlaştırılan
alan yüzünden hem doğa tahribatı yaşandı hem de
pek çok canlı evsiz kaldı. (Görsel: National Geographic)



11 Haziran 2015 Perşembe

Glikoz ve dışa bağımlılığa zorlanmış şeker tarımı

Yusuf Yavuz'un haberi

Yerli şekere veda, Türkiye glikoza bulanacak!

Türkiye seçimlere kilitlenmişken 3 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile Nişasta Bazlı Şeker olarak bilinen NBŞ üretimi kotası yüzde 30 oranında arttırıldı. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, pancar şekerine alternatif olan NBŞ’ye ayrıcalık tanınmasının pancar üreticisini ve yan sektörleri olumsuz etkileyeceğini belirterek, “Ülkemizde pancar çiftçisinden esirgenen kaynaklar AB’nin pancar, ABD ve Arjantin’in mısır üreticilerine ve çokuluslu agro-sanayi tekellerine aktarılacaktır” açıklamasında bulundu.

Üretici Tahir Çiftçi
“Tüm güçleri ile şekerpancarından yapılan şekerin yerini glikoz, izoglikoz ve fruktoz şurubuna bıraktırmak isteyen lobiler var güçleriyle çalışmaktadırlar. Amaç ülkemizin, çiftçimizin çıkarı değil, şekerpancarının sürdürülebilir üretimi değil, topluma sağlıklı, doğal şeker yedirmek ise hiç değildir. Pancar şekerine alternatif bir ürüne ayrıcalık tanınarak kota artırımının tarım sektörünü ve pancar sanayinin desteklediği yan sektörleri olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Mevcut kanunda bile AB ortalamalarının çok üzerinde üretim kotası verilen NBŞ’lerin kotasının daha da artırılması pancar şekeri sanayi ve pancar üreticilerini olumsuz yönde etkileyecektir” görüşünü dile getirdi.

Haberin tamamını orijinal kaynağından okuyalım.


29 Nisan 2015 Çarşamba

Pepsi ABD'de aspartam kullanımından vazgeçiyor

Pepsi ABD'de aspartam kullanımından vazgeçiyor

Dünyanın en büyük meşrubat üreticilerinden Pepsi, yapay bir tatlandırıcı olan aspartam maddesini bundan böyle ABD pazarındaki diyet ürünlerinde kullanmayacağını açıkladı. Şirket, Türkiye dahil diğer pazarlarda ise tatlandırıcıyı kullanmaya devam edecek. Bildiğiniz gibi sadece gazlı içeceklerde değil tatlandırıcılı sakızlarda da kullanılan ve şekerden çok ucuz olan bu yapay tatlandırıcı aynı zamanda da kanserojen!

 Haberin devamı